İtiraf ediyorum çok fazla beklentim olmadan koyulmuştum Isparta yoluna. Benim için güller kentiydi ve mükemmel bir görüntüye sahip Eğirdir Gölü vardı yalnızca… Yanıldığımı varınca anladım. Isparta en çok kendine mahsus el dokuması halılarıyla ve gül yetiştiriciliğiyle tanınıyor. Eğirdir taraflarında yetişen elmanın da kentin iktisadına katkısı büyük. Bu nedenle her yerde rastladığınız gül motiflerinin ve heykellerinin yanında elma da sıklıkla kullanılıyor. Isparta tarihi ve kültürel kıymetlerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de ziyaretçilerini büyülüyor. İlkbaharda yapılan gül hasadı, yazın serinlemek isteyenlerin favorisi Eğirdir Gölü, temmuzda açan mis kokulu lavanta tarlaları, antik ören yerleri ve kış sporları merkezi Davraz Dağı ile dört mevsim ziyaret edilebilecek bir kent var karşınızda… Kentin doğal hoşluklarını keşfetmek içinse sonbahar en ülkü mevsim…
Namı başka yedi renkli göl
Eğirdir, Türkiye’nin dördüncü büyük tatlı su gölü… İsmini aldığı Eğirdir ilçesi üç yıl evvel ‘cittaslow’ yani ‘sakin şehir’ ilan edildi. Sadece bu özellikleriyle bile görülecek yerler listenize eklenmeyi hak ediyor. Eğirdir Gölü güney ucu merkez olmak üzere, Burdur Gölü’ne kadar olan bölgeye ilkçağda Askania ismi verildiği sanılıyor. Sözün manası ‘ada ülkesi’… Eğirdir’de ilişkisi karayoluyla çok sonraları sağlanmış olan iki küçük ada var. Merkeze 1.5 kilometre uzaklıktaki Yeşilada, taş temelli ahşap meskenleri, dar sokakları ve küçük balıkçı barınağıyla otantik özelliğini hala koruyor. Adada ayrıyeten Hıristiyanlarca kutsal sayılan Aya Stefanos Kilisesi var. Dünyanın en eski rahibe okulları da burada. Bir de içinde yerleşimin olmadığı Can Ada var. Atatürk’ün bir ziyareti sırasında, belediye encümeni kararıyla kendisine ikram edildiği için buraya Atatürk’ün Adası da deniyor.
Eğirdir Gölü günün farklı saatlerinde farklı renklere bürünüyor. Bu nedenle ona ‘yedi renkli göl’ benzetmesi yapılıyor. Altınkum isminde mavi bayraklı bir plajı da var. Dündar Beyefendi Medresesi ve Eğirdir Kalesi ilçenin görülmesi gereken tarihi yapıları. Gölden kerevit, tatlı su levreği ve sazan avlanıyor. Göl etrafı yürüyüş ve kamp yapmak için ülkü. Balık avcılığı, su sporları, yüzme ve yamaç paraşütü gölde mevsimine nazaran yapabileceğiniz başka aktivitelerden birkaçı. Eğirdir Gölü’nü üstten izleyebileceğiniz en hoş noktaysa Akpınar Seyir Terası. Şayet açık ve güneşli bir gündeyseniz buradan gölün tüm ihtişamını görmeniz mümkün, natürel değişen renklerini de…
Isparta’nın az bilinen hoşluklarından biri Kovada Gölü. İsminin, Tanrıça Kuwa’dan geldiği sanılıyor. Güçlü bir bitki örtüsüne sahip olan Kovada Gölü ve etrafında yüzlerce çeşit hayvan yaşıyor. Ulusal park alanının en kıymetli özelliği, rekreasyonel (kişiyi yenileyen, doğal etrafla etkileşim kurarak yapılan etkinlikler) kullanıma müsait olan doğal kaynakları… Kovada Gölü Ulusal Parkı’nda göl görünümüne karşı piknik yapabilir; oksijeni bol havasını içinize çekip yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Sararan yapraklarla sonbaharda apayrı bir hoşluğa bürünen Kovada’nın size, seyrine doyum olmayacak görüntüler sunacağına emin olabilirsiniz.
Tarihi İpek Yolu’nda…
Yazılı Kanyon’a girdiğiniz andan itibaren şırıl şırıl akan suyun ve kuş cıvıltılarının sesi birbirine karışıyor; huzur veren kanyonun her noktasını arşınlamak kaçınılmaz. Aksu’yu oluşturan derelerin üzerindeki tahta köprülerden geçip kanyona zirveden bakın. Görünüm inanılmaz. Kanyona ismini veren, bir kayaya kazılmış müellifi bilinmeyen yazıt. Çevirisi yıllarca verilen uğraş sonrası turizme kazandırılmış. Şu cümlelerle başlıyor: “Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek: Hür kişi yalnızca karakterinde hür olan kişidir.” Tarihi İpek Yolu üzerindeki Yazılı Kanyon, Aziz Paul’ün Perge’den Pisidia Antiocheia’ya giderken kullandığı yol olması nedeniyle de kutsal sayılıyor. Bir kısmı kanyondan geçen ve Aziz Paul Yolu olarak isimlendirilen rota, Antalya Perge’den başlıyor ve Isparta Yalvaç’ta son buluyor. 500 kilometreyle Türkiye’nin ikinci uzun aralı yürüyüş rotası. Patikalardan geçen ve yaklaşık 2 bin metrelik bir tırmanışı kapsayan rotada konaklamak için tek alternatif kamp kurmak. Bu nedenle bahar ayları en iyi seçenek. Sonbaharda farklı bir rota arayışında olanlara duyurulur.
Kimler gelmiş, kimler geçmiş…
Isparta’nın tarihi Paleolitik periyoda kadar uzanıyor. Birinci yerleşimciler buraya İs-Barid demiş, vakitle Sparta-Isparta halini almış. Isparta’nın değerli yerleşim merkezlerinden Pisidia bölgesine M.Ö. 2000’lerde Luvi ve Arzava toplulukları yerleşmiş; sonra sırasıyla Frigler, Lidyalılar, Persler ve Makedonyalılar, Seleukos, Bergama Krallığı ve Romalılar hükümran olmuş. Roma devrinde piskoposluk ve ticaret merkeziymiş. Bölge 1204’te Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına, 1391 yılından sonra da Osmanlı topraklarına katılmış.
Görmeden dönmeyin
Isparta Müzesi’nde sergilenen birbirinden hoş halıları,
İslamköy’deki Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi ile Külliyesi’ni,
1420’lerin sonunda yapılan Kutlubey Ulu Camisi’ni,
1561’de yapılan Firdevs Beyefendi Bedesteni’ni,
1750’li yıllarda yapıldığı iddia edilen Aya Baniya Kilisesi’ni…
Yapmadan dönmeyin
Isparta merkezdeki kebap salonlarından birinde Isparta kebabını yemeden,
Kozmetikten tatlıya çabucak her şeyde kullanılan gül eserlerinden satın almadan,
Eğirdir’de kerevit yemeden…
Hürriyet
