Şebnem Çapa ve eşi Celal Çapa evliliklerinde 40,5 yılı geride bıraktı. Düğününden bir kare paylaşan Çapa nostalji yaptı.

Toplumsal medyada yaptığı renkli paylaşımlarla dikkat çeken Şebnem Çapa tbt gününü boş geçmedi. Nikahından bir fotoğraf karesini paylaşan sosyetik isim altına, ‘40,5 yıllık… 24 Haziran 1981! Hayat andan ibarettir’ notunu düştü.

Kısa müddette çok sayıda beğeni alan fotoğrafa ilgi büyük oldu.

Celal Çapa ve Şebnem Çapa 24 Haziran 1981’de nikah masasına oturdu. Çiftin birlikteliğinden Emre ve Ceylan isminde iki çocuğu var.

Peri masalı üzere başlayan ömürleri bazen güçlü dönemeçlerle karşı karşıya kaldı… Kimisinin evliliği kumar tutkusu yüzünden sallandı, kimisi ise eşinin uğraş ettiği amansız hastalıkta en büyük destekçisi oldu… Ancak hiç biri hayat arkadaşını geçirdiği bu sıkıntı devirlerde yalnız bırakmadı… İşte yıllara meydan okuyan ve her zorluğu aşan evliliklerin sahibi o isimler…

Perran Kutman ile 1980’de nikah masasına oturduğu üretimci Koral Sarıtaş evliliklerinin 40. yılını kutladı. Çiftin iki karesi toplumsal medyada paylaşım rekoru kırdı, ileti yağmuruna tutuldu. Perran Kutman 1979’da tanıştığı, birinci görüşte aşık olduğu eşi Koral Satış için bakın neler söylemişti…

“Evliliğimizde kimse oburunun önüne geçmedi. Bir gün bile birbirimize olan hürmetimiz, sevgimiz, inancımız eksilmedi. Eşim için dünyayı yakarım.”

Aşk gidiyor, fakat bitmiyor. Esaslı bir sevgiye dönüşüyor. Aşk küçük heyecanlardır. Lakin sevgi, çok esaslı ve vazgeçilmezidir.

En büyük endişem Koral’ı kaybetmek. Hayat arkadaşlığı hissi farklı.

EROL EVGİN

1947 yılında Moda’da doğdu Erol Evgin. Evvel İstanbul Erkek Lisesini sonra Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık kısmını bitirdi. Bir müddet üniversitenin akademik takımında çalışan Evgin 1969 yılında yayınlanan single albümleri ile müzik piyasasına adım attı.

Kendi kelam ve bestelerinin de yer aldığı albümleri müzik listelerini zorladı.Başta “İşte O denli Birşey” olmak üzere bir çok çalışması Altın Plak mükafatına layık görüldü. Erol Evgin kısa müddette şöhret basamaklarını tırmadı o artık müzik dünyasının en başarılı isimlerinden biriydi.

“Hisseli Mükemmeller Kumpanyası” ile tiyatro sahnelerinde de uzunluk göstermeye başlayan sanatçı iş hayatındaki muvaffakiyetini özel hayatına da taşıdı.

Erol Evgin, kendisi üzere mimar olan okul arkadaşı Emel Evgin ile 28 Şubat 1973’te evlendi.

Erol-Emel Evgin çiftinin bu evlilikten iki çocukları oldu. Çiftin kızları Elvan mimar oldu, oğulları Murat ise babasının yolundan gitti ve ismini müzik dünyasının başarılı isimleri ortasına yazdırdı.

Sanat topluluğunda eşine seçkin rastlanan bir evliliğin kahramanı olan ikili birbirlerine olan aşklarının birinci günkü heyecanla sürdüğünü söylüyor.

Erol Evgin, “Emel bir defa daha dünyaya gelsem hiç düşünmeden tekrar evleneceğim bir kadın” diyor eşine olan sevgisini anlatırken, Emel Evgin ise ona büyük bir aşkla bağlı olan eşini “o kusursuz bir aile babası” kelamlarıyla anlatıyor.

HÜLYA KOÇYİĞİT

Bulgaristan göçmeni tüccar bir babanın üç kızından biri Hülya Koçyiğit. 1947 yılında Üsküdar da dünyaya geldi. Sanat hayatına 8 yaşında Ankara’da yatılı bale eğitimi alarak başladı.

Hülya Koçyiğit, Ses mecmuasının düzenlemiş olduğu sinema yetenek imtihanına katıldı. Bu yarış Koçyiğit’in hayatında tam bir dönüm noktası oldu. Sonrasında bir çok üretimci ile anlaşan sanatçı, Metin Erksan’ın 1963 üretimi Susuz Yaz ile birinci sefer kamera karşısına geçti. Sinema, Berlin Sinema Şenliği’nin en büyük mükafatı olan Altın Ayı’ya layık görüldü. Hülya Koçyiğit bu muvaffakiyetin keyfini süremeden babasının ani mevti ile sarsıldı.

Artık ailesi için çalışması gerektiğini düşünen Hülya Koçyiğit çalışmalarına orta vermeden devam etti. Ağır iş temposuna daha fazla dayanamayan ünlü oyuncu kardeşleriyle birlikte çıktığı tatilde periyodun ünlü futbolcularından Selim Soydan ile tanıştı. Soydan o günleri “Takım kampı için Büyükada’ya gitmiştik, Hülya ile karşılaşınca kalbi süratle çarpmaya başladı. Bir daha da yavaşlamadı.” kelamlarıyla anlatıyor…

Selim Soydan’dan gelen “Annen, annem; kardeşlerin kardeşlerim olsun. Gel Hülya yuvamızı kuralım” teklifi Hülya Koçyiğit’in hayatında ikinci bir periyodun başlamasına neden oldu. Çift dolu dizgin süren aşklarını kısa müddette resmileştirmeye karar verdi. Hülya Koçyiğit ve Selim Soydan 5 Temmuz 1968’de nikah masasına oturdu. İki ünlü ismin düğünü bir çok basın kuruluşu tarafından yakından takip edildi.

Hülya Koçyiğit bu özel günü ” Nikah o kadar kalabalıktı ki, nikah memurunun karşısına bir saat geç çıktık. Sıcak yapış yapış bir günde, o kalabalığın ortasında bile, gözlerimiz ellerimiz birbirini kaybetmedi. Ve o gün bir defa de şahitlerin önünde kelam verdik “ömür boyu” birlikte olmaya…” kelamlarıyla anlatıyor.Yeşilçam’ın usta oyuncusu ve Türk futbol tarihinin en başarılı isimlerinden olan eşi Selim Soydan’ın memnunluğu evliliklerinden bir yıl sonra kızları Gülşah’ın dünyaya gelmesiyle daha da perçinlendi.

Gülşah’ın doğumu Hülya Koçyiğit’i sinema setlerinden uzaklaştırmaya yetmedi. Koçyiğit, rol aldığı sinemalarla sayısız muvaffakiyete imza attı. Bir mühlet sonra kızı Gülşah ile kamera karşısına geçmeye başladı.

Evliliklerine gıpta ile bakılan çift epey sıkıntı vakitler geçirdi. Kızları Gülşah’ın hastalığı çift için en sıkıntı zamanlarlardan biriydi. Fakat Selim – Hülya çiftinin birbirlerine verdiği moral dayanağı ile bu olayı kısa müddette atlattılar.

Selim Soydan’ın Birinci gördüğü an evlenmeyi başına koyduğu karısına “Bir gün maddi ya da manevi olarak sana yetmediğimi anlarsam, çeker giderim” demiş Soydan… Ve o denli bir anın gelmemesi için de elinden ne geliyorsa yapmış….

Evliliklerinde 53 yılı geride bırakan Hülya Koçyiğit ve Selim Soydan çifti bir röportajlarında “Sizi bu kadar yıl bir ortada tutan şey nedir?” sorusuna epey manalı karşılıklar verdi. Birinci açıklama Hülya Koçyiğit’ten geldi: ” Emek… Öncelikle Selim’in beni evlenmeye razı ediş noktasına kadar gösterdiği kararlılık, dirayet harikuladeydi… ’Ben seni daha gereğince tanımıyorum, evlenecek kadar yakın hissetmiyorum’ dediğimde ’Göreceksin bunların hepsi olacak’ demişti. Ve bunu sağladı. Sevgimize, evliliğimize, beraberliğimize, birbirimize çok emek verdik. Ve bir defa daha gördük ki beşere ihanet etmeyen tek şey emeğiymiş… Sevgi bile emekle katmerlenir, güzelleşirmiş…” dedi usta sanatçı.

Selim Soydan’ın ise karşılığı daha net ve güya biraz daha romantik olmuş: “Bizi 40 yıl boyunca bir ortada tutan şey Hülya… O kadar iyi, anlayışlı, kötüyü ve yanlışı unutup doğrusuyla yer değiştirmeye bu kadar istekli olmasa, inan bana yürümezdi. O bir melek… Biliyorum ki hoş karım rabbin bana bir armağanı. Biliyorum ki Hülya bu dünyaya gelmiş en iyi insanlardan biri…”

BARIŞ MANÇO

2 Ocak 1943’te Üsküdar’da doğdu Barış Manço. İsmail Hakkı – Rikkat çiftinin ikinci çocuklarıydı. Orta öğretimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. Barış Manço lise yıllarında babasının ani vefatı ile sarsıldı. Birinci olarak 14 yaşında sınıf arkadaşlarıyla birlikte “Galatasaray Lisesinde Kafadarlar” isimli kümesi kurdu.

1959 yılının Nisan başında Galatasaray Lisesi konferans salonunda birinci resmi konserini veren Manço tıpkı yıl babası İsmail Hakkı Bey’in ani vefatıyla derinde sarsıldı. Sontrasında bir çok projede yer alan ve müzik için sayısız adım atan Barış Manço, kısa müddette şöhret basamaklarını tırmandı.

70’li periyotlarda fırtınalar estiren büyük sanatçı “benim her şeyim” dediği Lale Manço’yu, 1975 yılında tanır. Farklı bir tanışmaları vardır Lale ve Barış’ın. Çiftin tanışması bozuk bir telefon sayesinde olur. Ablasına misafirliğe gelen Lale, telefon bozulunca eniştesinin arkadaşı olan üst kat komşusuna telefon etmeye çıkar. Kapıyı açan Barış Manço’ya “Telefon edebilir miyim?” diye sorar Lale. Aldığı cevap ise “Benimle evlenirsen edebilirsin” olur. “Neden olmasın” diyen Lale , içeriye girerek telefonunu eder ve parasını ödemeye kalkınca aldığı karşılık karşısında şaşkına döner. “Nasıl olsa evleneceğiz ne parası”.

Ve 1978 yılında bir nikah merasimiyle resmen ömürlerini birleştidiler. Latifeyi çok seven Barış Manço düğünde Nikah Şekeri niyetine Lale Manço ile birlikte doldurduğu bir plağı dağıttı. Plağın A yüzünde birbirlerini seven bir çiftin aşklarını lisana getirdikten sonra hengame ettikleri bir konuşma, İkinci yüzünde ise Barış kendi tabiriyle “kendi memnunluk hikayelerini anlatacakları” bir modül bulunmaktaydı.

Barış – Lale Manço çiftinin memnun giden evliliklerini 19 Mayıs 1981’de doğukan büyük oğulları Doğukan Hazar ve 24 Temmuz 1984’te doğan küçük oğulları Batıkan daha da manalı hale getirdi.

Manço, verdiği röportajlarda eşine olan sevgisini “Lale görür gözmez aşık olduğum ve uğrunda ölecek kadar sevdiğim tek kadın” kelamlarıyla anlattı.

Usta müzisyen 1 Şubat 1999’da hayatını kaybettiğinde, arkasında çok sevdiği eşini ve iki oğlunu bıraktı.

NEVRA SEREZLİ

1944 yılında Ankara’da dünyaya geldi Nevra Serezli. Bir müddet Amerika’da tiyatro eğitimi alan sanatçı, Türkiye’ye döndükten kısa bir müddet sonra sahnelerin aranılan isimlerinden oldu.

Tiyatro sahnesinde tanıştığı Metin Serzli ile 7 Mart 1968 yılında nikah masasına oturan sanatçı evlilik kararını nasıl aldığını “Ben evlenme teklifi almadım, hâlâ almayı bekliyorum. Teklif edilecek bir durum yoktu. Biz kendi ortamızda beraberliğimiz ciddiyete ulaştıktan sonra evlendik. Beraberliğimizden bir mühlet sonra “Mayıs ayında mı olsun düğün, haziranda mı?” demeye başlamıştık.” kelamlarıyla anlattı.

Çiftin evliliklerinden Murat ve Selim isminde iki oğulları oldu. Murat Serezli anne ve babasının müsaadeden giderek oyuncu oldu.

Nevra Serezli eşine olan aşkını “Sağlam bir insan. Dürüst, insan alakalarına, aileye değer veren, kendi ailesine bağlı, annesinden bahsederken gözleri parlar. Ankara’dan kalkıp annesine uğrayıp onu memnun etmeye çalışması, tiyatrodaki disiplini, muhakkak bir yükünün olması, sert görünümlü olmasına karşın yumuşacık bir kalbinin olması beni ona bağladı. Bir de kimse hakkında makus konuşmaz, dedikodusu yoktur, kin tutmaz, yardımseverdir, ses tonu, düzgün konuşması tüm bunlar beni etkiledi. Bir erkekte, kocan olabilecek bir beşerde arayıp da bulunamayacak pek çok nitelik var onda.” diyerek anlattı.

“Metin’in en iyi istikameti beni çok özgür bırakması. Zira özgürlüğüme düşkünüm. Kendi kararlarımı kendim veririm, istediğim yere sarfiyat istediğim vakit dönerim. Otokontrol bende daima vardır lakin… Hayatım boyunca kitabına uygun yaşadım. Bu türlü bir koca modeli de bahtıma karşıma çıktı. Gerçekten tahminen öbür biri olsa bu kadar müddet evlilik yürütemeyebilirdim. En ufak bir ıstırabım olmadı. Evliliğin kahırları, koşullarını yaşamadım. Geçen yıllar bana dün üzere geliyor. Ay aman, öf dedirtmedim ki hayatımda. Herkes bu kadar şanslı olamaz olağan. artık evlilikler güç gidiyor. 10 yılı tamamlayana neredeyse Oscar heykelciği verecekler. İki yılda adliyedeler artık çiftler. Evvelden bir yastıkta kocamak için evlenilirdi.”

Serezli Ailesi, 2013 yılında Metin Serezli’nin vefatıyla sarsıldı.

HÜLYA DARCAN

27 Nisan 1951’de İzmir’de dünyaya geldi Hülya Darcan. 1967 yılında şimdi 16 yaşındayken devrin ünlü mecmualarından Ses Mecmuası Kapak Yıldızı yarışında üçüncü oldu ve bu sayede beyazperde ile tanışma fırsatı buldu.

Başrollerini Fikret Hakan , Ekrem Bora ve Turgay Toksöz ile paylaştığı “Silahları Ellerinde Öldüler” sineması için birinci defa kamera karşısına geçti. Hülya Darcan şöhret basamaklarını süratli adımlarla tırmandı ve kısa müddette aranılan isimlerden oldu.

1971 yılında devrin ünlü aktörlerinden Tanju Korel ile tanışan yıldız oyuncu üç yıllık birlikteliğin akabinde Korel ile nikah masasına oturdu.

Çiftin memnunluğu 1977 yılında Zeynep’in, 1982 yılında ise Bergüzar’ın dünyaya gelmesiyle daha da arttı.

Sanat topluluğunun sabun köpüğü evliliklerine taş çıkartan bir alaka yaşadı Darcan ve Korel çifti.

Küçük kızları Bergüzar Korel anne ve babasının müsaadeden yürüyerek oyuncu olmayı seçti.

Türk sinemasının mihenk taşlarından olan Tanju Korel, 2005 yılında uzun mühlet gayret ettiği kansere yenik düşerek hayatını kaybetti. Hülya Darcan “Hayatımın anlamı” dediği eşinin vefatından sonra hiç kimseyle birlikte olmadı. Tanju Korel ve Hülya Darcan’ın aşkı unutulmaz ilgiler ortasında yerini aldı.

ARZUM ONAN

Arzum Onan, 1973 yılında memur bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya geldi.İlk ve orta tahsilini İstanbul’da tamamlayan Onan, 1992 yılında Gaye Sökmen Ajans’ta modellik ve modelliğe başladı. 1993 yılında katıldığı Miss Turkey yarışında birinci olan hoş model böylece şöhret kapısını da aralamış oldu.

Arzum Onan, birebir yıl Temmuz ayında gerçekleşen Miss Europe yapışmasında da Avrupa Hoşu seçildi. Hoşluğu bir kere daha tescillenen Arzum Onan’ın şöhreti böylece süratli bir yükselişe geçti.

Onan, 1994 yılında Türkiye’nin en başarılı jönlerinden biri olan Mehmet Aslantuğ ile aşk yaşamaya başladı. Onan ve Aslantuğ ortasındaki 12 yaş fark bağlantının gidişatını hiç fakat hiç etkilenmedi. Arzum Onan bu husustaki sorulara “Aramızdaki Yaş farkının Bir dezavantajını yaşamıyorum. Avantajı şu: Ben yaşıtım biriyle anlaşamazdım. Zira yaşıtlarıma nazaran olgun görüyorum kendimi. Bayan her vakit erkekten daha çabuk olgunlaşıyor.” diyerek yanıt verdi. Ve ikili çok geçmeden nikah masasına oturdu.

Arzum Onan, evliliklerinin beşinci yılında gebe olduğunu açıkladı.Mehmet Aslantuğ, eşini hamilelik müddetince bir an olsun yalnız bırakmadı. Onan, kuvvetli günleri “6,5 aylıkken, erken doğum tehdidiyle hastaneye yattım ve doğumumun gerçekleşmesini, fakat serumla birlikte alınan bir ilaçla ve hastane ortamında engelleyebileceğimizi öğrendik. Güç bir bekleyişti. Nihayetinde 8 aylık dünyaya geldi Can. Yaklaşık 14 saat kuvözde kaldı. Kendime geldiğimde, Mehmet’le birlikte yanına gittik. Elinde serum takılıydı. O kadar küçüktü ki… Sonsuz ve tarifsiz bir memnunlukla Mehmet’le birbirimize sarılıp, dakikalarca ağladık.” kelamlarıyla anlattı.

Mehmet Aslantuğ – Arzum Onan çifti çocuklarının dünyaya gelmesiyle büyük memnunluk yaşadı. Çiftin aşkı “Evlilik aşkı öldürür” fikrine inatla yıllar geçtikçe daha da kuvvetlendi. Bir gün Arzum Onan rutin denetimleri için gittiği hastanede tiroid kanseri olduğunu öğrendi. Onan ve Aslantuğ ikinci kere kuvvetli günlerle karşı karşıya kaldı.

Arzum Onan hastalık sürecini ve sonrasını “Rutin denetimlerden birinde hasta olduğumu öğrendik. Daha evvel annem yaşadığı için nispeten bilinçliydik. Ayrıyeten hekimlerimiz çok rahatlatıcıydı. O periyodu olabildiğince sakin geçirdik. Ameliyattan bir mühlet sonra görmüş olduğum tedavi müddetince ve sonrasında Can’dan başka olmam gerekiyordu. Yaklaşık bir ay üzere görüşmedik. Can da bu durumdan etkilendi ve sonrasında kısa bir periyot konuşma bozukluğu yaşadı. Bu mühlet içinde en büyük destekçim Mehmet’ti. Hálá da o denli. Her gün yattığım hastanenin önünden geçerken arayıp, beni ne kadar çok sevdiğini söylerdi. O periyotta, ona bir kez daha aşık oldum.” kelamlarıyla anlattı.

Ünlü çift hakkında bir çok sefer ayrılık dedikoduları çıktı. Mehmet Aslantuğ’un eşi Arzum Onan’a ihanet ettiği uzun mühlet konuşuldu. Aslantuğ bu temelsiz savlara “Arzum, onunla tanışmadan çabucak evvel vefat etmiş, onun mürüvvetini görememiş, torununu sevememiş bir babanın biricik kızıdır ve daima hissederim ki, onun bana emanetidir. Hal bu türlü olunca değil Arzum’a ihanet etmek ona sesimi yükseltmem bile kelam konusu değildir” diyerek karşılık verdi.

Birlikte bir çok sefer kamera karşısına geçen çift, birbirlerine verdikleri takviye, yıllara meydan okuyan aşkları ve seviyeli evlilikleri ile göz dolduruyor.

Sanat aleminde eşine seçkin rastlanan bir birlikteliğin kahramanı olan ikili 25 yıldır evli.