◊ Nereden bağlanıyorsunuz?
– Santa Monica, Los Angeles’dan.
◊ Hayatta değer verdiğiniz şeylerin başında ne gelir?
– Sabahları kalktığınızda yaptığınız her şeyde bir maksadınızın olması değerli. Dünyaya katkıda bulunmak, dünyaya geri vermek değerli. Yaptığım seçimlerle, dünyaya müspet güç gönderdiğimi ve dünyaya bir şeyler kattığımı düşünüyorum.
◊ Makus güçten kurtulmak için neler yaparsınız?
– Makus hislerin birçok kendimden kaynaklı oluyor. Kendini sahiden çok zorlayan, her şeyi fazla düşünen ve başa takan bir üretim var. Bu benim tabiatım. İtiraf etmekten nefret ediyorum fakat sanırım iyi şeyler değil de her vakit berbat şeyleri düşünen biriyim. Bu yüzden kendimin en büyük düşmanı benim. O yüzden kendime dikkat etmeliyim.
DAİMA İÇGÜDÜLERİMLE
HAREKET EDERİM
◊ Ne yapacağınızı ya da ne yapmamanız gerektiğini söyleyen, kararlarınızı etkileyen, size istikamet veren esas şey nedir?
– İç pusulam… Bana oyunculuk peşinde koşmamı söyledi. Ben Los Angeles’ta büyümedim. Gösteri dünyasında hiç kimseyi tanımıyordum. Başarılı olabileceğimi düşüneceğim bir işaret yoktu. Sonra bir aile kurmak istedim. Daima evlat edinmek istedim. Daha sonra, daha sonra derken, bir gün beklemekten yorulduğuma karar verdim ve evlat edinme hayalimi gerçekleştirdim. Şirketimi kurup, parfüm markam ‘Henry Rose’u yarattığımda da birebir halde içgüdülerimle devam ettim. Aslında hareketlerim, nitekim yürek ve saflığın bir birleşimi. Zira kendimi neyin içine soktuğumu her vakit bilemiyorum. Ta ki en iyi biçimde öğrenene kadar uğraşıyorum ve sonra geri dönemeyecek kadar ileri gitmiş oluyorum.
◊ Yaş ilerledikçe tecrübe artıyor ve daha rahat davranabiliyor insan. Aklınızdan geçenleri daha rahat söylüyor musunuz mesela?
– Sanırım! Muhtemelen fikirlerimi biraz daha fazla söylüyorum. Lakin hâlâ utangaç ve söylediklerim konusunda dikkatli bir beşerim.
PANDEMİDE BAĞLARIN
KIYMETİNİ ANLADIK
◊ Virüs, pandemi, karantina… Bu süreç size neler öğretti?
– Birçok insan üzere ben de hayatta ne kadar az şeye gereksinimim olduğunu anladım. Aslında ne kadar az şey istiyormuşum. Hayatın akışında, bir şeylere gereksinimimiz olduğunu düşünmek ya da bir şeyleri arzulama tuzağına kapılmak ne kadar kolay. Günün sonunda aslında hepsinin yalnızca daha fazla eşya olduğunu anlıyoruz. Sanırım asıl kıymetli olan uzun yıllar sahip olamadığımız ilgiler ve beşerlerle olan bağlantılarımızdı. Geçen sene bunun hakikaten farkına vardık. Birbirimizi ve sizi arayan insanları nitekim kollama hissini hatırladık.
◊ “Aslında ne kadar az şeye gereksinimimiz olduğunu anladık” dediniz… Pandemi lüks algısını değiştirdi mi sizin için?
– Birçok insan lüksün ne olduğuna dair basmakalıp fikirlere sahip. Benim için lüks, günümü güzelleştiren mükemmel bir çift bota sahip olmak. Gereksinimlerim konusunda epeyce kolay bir beşerim.
◊ Gösteriş o denli bir hal aldı ki, günümüzde para her şey üzere…
– Paranın her şey olmadığını, paraya sahip olduğunuzda söylemek kolay. Lakin nitekim çaba eden birine sorarsanız, farklı bir yorum yapabilir.
◊ Parasız kaldığınız ve nitekim para için uğraş ettiğiniz bir devir oldu mu?
– Parasız kaldığım bir durumda olmadım fakat Los Angeles’a birinci taşındığımda mali durumumu hakikaten denetim etmek zorunda olduğum bir durumdaydım. Bölüme birinci başladığımda kuruşlarımı saymak zorundaydım. Zira sahiden cezbedici bir dünya… Yaptığınız işten büyük bir çek alıyorsunuz. Fakat unutulmaması gereken şey şu… Bizim işimizde bir proje yaparsınız, sonrasında size uygun bir rol olmayabilir ve uzun bir süreyi çalışmadan geçirebilirsiniz. Bu yüzden finansal durumunuzu denetim etmeyi öğrenmeniz gerekir. Lakin bu gençken hiç de kolay değil.
SEKSİ ROLLERDEN
HİÇ ZEVK ALMADIM
◊ Dinlediğim bir radyo programında George Clooney, Hollywood’da erkek oyuncuların 50 yaşından sonra seksi başrol oynayamadığını söyledi. Bu bahiste siz ne düşünü-yorsunuz?
– Yaş konusunu sahiden anlamıyorum. Sean Connery’nin karşısında oynadım.
Sanırım Sean 60 yaşındaydı, ben 30’lu yaşlarımın başındaydım. Bu durumun hakikaten değiştiğini düşünmüyorum.
Seksi başrollerde oynayamamak benim için sorun değil. Bu rollerden hakikaten hiç zevk aldım mı, emin de değilim! Artık benim yaşımdaki bayanlar, 30 yaş üstü bayanlar, 60’lı, hatta 70’li yaşlardaki bayanlar için çok daha fazla fırsat olduğunu düşünüyorum. Tahminen seksi romantik başroller değil, lakin çok daha farklı roller var artık.
Michelle Pfeiffer, Sean Connery ile 1990 yılında ‘The Russia House’ sinemasında rol almıştı.
Hürriyet
