Özer, günümüzde artan teknoloji bağımlılığıyla birlikte çocuklarda postür bozukluğunun önemli boyutlara ulaştığına dikkat çekerek kıymetli açıklamalarda bulundu. Dr. Özer, postür bozukluğunun yalnızca berbat manzaradan ibaret olmadığını belirterek, “Kötü duruş evladın şu anki ve gelecekteki sıhhatini da olumsuz etkileyebilir. Mektep çağı evlatlarında yanlış duruş formuna bağlı gelişen bel ve sırt ağrısı şikayeti sıklıkla görülür. Duruş bozukluklarının en sık karşılaşılan belirtileri bel, sırt, boyun, omuz ve kol ağrıları, kas yorgunlukları, kas güçsüzlükleri, kasların ve bağ dokuların gerilmesi, bacak ağrıları, diz yahut ayak bileği ağrılarıdır.” dedi.

“En çok hareketsiz hayat etkiliyor”

Ailelerin evlatlarının günlük bedensel aktivitesini yakından gözlemlemesi gerektiğine işaret eden Dr. Özer, şu ikazlarda bulundu: “Hareketsiz ömür hali duruş bozukluğuna neden olabilen temel alışkanlıktır. Günümüzde teknolojik gelişmelere koşut olarak fizikî aktivite seviyelerinin düştüğü, evlatların daha az hareket ettiği biliniyor. Sokakta oynayan evlat sayısının azalması, yeşil ortamlarda, site bahçelerinde kısıtlı devir aralıklarında ehliyetsiz vakit geçirilmesi, oyunu bilgisayarların, tabletlerin ve cep telefonlarının tuşlarına basarak oynayan bir nesil gelişmesi evlatların kaslarının da gelişimini olumsuz cihette etkiliyor. Karın ve sırt kaslarında zayıflık olan çocuklarda postür bozukluğu daha sık görülüyor. Evlatlar yüzme, dans, paten, koşu, basketbol üzere sportif aktivitelere yönlendirilmelidir. Spor evladın hem kaslarını güçlendirecek hem de öz inancını arttıracaktır.”

“Yanlış oturma kamburluğu artırıyor”

Dr. Özer, birebir devirde yeni nesil teknoloji bağımlılığındaki artışla birlikte çocuklarda yanlış oturma postürünün de geliştiğine dikkat çekerek “Yoğun bilgisayar kullanan çocuklarda artmış kamburluk ve başın öne akıllıca uzadığı istenmeyen bir durum gelişmekte. Bu türlü bir durum önünde masa, sandalye ve bilgisayarın münâsib ergonomik koşullara nazaran düzenlendiğinden emin olunmalı. Bilgisayar monitörü göz hizasında olmalı, dik durmasını sağlayan yaş ve gelişimine tutarlı bir çalışma masası, sırt desteği olan sandalye seçilmeli. Sandalyede otururken ayaklar bölgeye basmalı, dizlerin seviyesi kalça seviyesinden biraz daha yüksekte olmalı ve omuzlar rahat pozisyonlanmalı. Bu sebeple evlatlarınızın masa başında çalıştığı vadede sahih konumda oturduğundan emin olun. Ders çalıştığı vade boyunca 30-45 dakikada bir mola vererek esneme, gerinme üzere egzersizler yapmasını sağlayın.” diye konuştu.

“İç organlara da zarar verebilir”

Duruş bozukluğunda erken tanının nispeten değerli olduğuna değinen Dr. Özer, şöyle devam etti: “Erken tanı, vakit içinde oluşacak gayrı deformitelerin önlenmesi için çok değerlidir. Risk kümesi yaş aralığı 9-15 olan evlatlardan oluşmakta, bu yüzden mektep taramaları erken tanı için kıymetlidir. Mektep taramaları yolu ile duruş bozuklukları erken teşhis edilebilir ve gerekli tedbirlerin devrinde alınabilir. Münhasıran kifoz yani kamburlukta erken tedbirler alınmadığında yalnızca bel ve sırt ortamını değil, iç organları da olumsuz etkileyebilir. İlerleyen yaşlarda göğüs kafesi deforme olarak kalp ve akciğerleri sıkıştırmaya başlar. Kifoz bel ortamındaki çukurluğu da artırdığı için bel fıtığı, boyun fıtığı, kas ağrılarına yer hazırlar. Evladın yapısına ve karakterine iyi egzersizler, sefalı spor aktiviteleri postür bozukluğu meselesini ortadan kaldıracağı üzere evladınızın daha sakin ve memnun olmasını da sağlar.”

“Dereceye nazaran egzersizler belirlenir”

Dr. Özer, duruş bozukluğunun devranla düzelir diye dikkate alınmazsa ileride daha büyük meselelere yol açabileceğini belirterek, şu haberleri verdi: “Duruş bozukluğu tanısı konulduktan sonra aşamasına nazaran tedavi planı belirlenir. Tedavide kullanılan egzersizler spinal denetimi sağlamak için postür egzersizleri, omurga esnekliğini artırıcı egzersizler, yana yük aktarımı, kuvvetlendirme egzersizleri ve teneffüs egzersizleridir. Hafif seviyede ise duruş öğretme, egzersiz, kas güçlendirme, karın ve sırt kaslarının güçlendirilmesi, mekik, zıt mekik ve imtihan hareketlerinin yapılması, bunların gün içerisinde tekrarlanması ile hastalık takibe alınır. Bunlara karşın istenilen sonuca ulaşılamıyor ve eğriliğin raddesinde artış devam ediyorsa korse tedavisine başlanır. Korse insana kişisel tasarlanır ve bu korselerin kifozun aşamasına nazaran, iskelet büyümesi tamamlanana kadar 10-20 saat aralıksız takılması gerekebilir. Korseye karşın düzelmeyen bir kamburluk laf mevzusuysa cerrahi müdahale gerekir. Skolyoz tedavisinde uygulanan egzersizlerde ise maksat skolyozun tipine eğilme açısının büyüklüğüne nazaran zatî bir program hazırlayarak, konveks (dışbükey) taraftaki sırt kaslarının kısaltılması, vücudun statik ve dinamik hareketlerinde düzgün bir durum refleksi oluşturulması, konkav (içbükey) taraftaki sırt kaslarının uzaması, omuz, sırt ve kalçanın yanlış konumlarının düzeltilmesi ve toraksa simetrik formunun geri kazandırılmasıdır.”

Hürriyet