◊ Prenses Diana hakkında çekilecek yeni sinemada (Spencer) başroldesiniz. Nasıl gidiyor Diana rolü için hazırlıklarınız?

– Her şeyden evvel “The Crown”a takıntılı bir izleyici olduğumu söylemek istiyorum. Çok zekice yapılmış bir dizi.

Hazırlıklarım ne basamakta… Diana’nın röportajları ile yatıp kalkıyorum. Sesi daima başımda çınlıyor. Onu içsel olarak hissedip taklit etmeden tüketiyorum. Diana’yı tanımak istiyorum, Diana’yı hissetmek istiyorum. Onun yalnızca fizikî özelliklerini yansıtmak istemiyorum. O yüzden hazırlığım öncelikle duygusal taraflarla başladı. Esasen direktörümüz Pablo Larrain elindeki malzemelerle oyuncuları eğitmekle ilgilenmeyen bir direktör. Pablo gerçek bir şiirsel kaşif. Onunla hayal üzere bir seyahate çıkmak için sabırsızlanıyorum.

◊ Sinemayla ilgili neler paylaşabilirsiniz?

– Sinema, Diana’nın hayatındaki üç kıymetli güne odaklanıyor. Öbür detay yok. Yeni bir bilgi yok. Sinema, Diana’nın hayatındaki üç günlük bir devrin hayal edilmesi üzere. Tahminen de her şeyin onun için en ağır hale geldiği devir. Ve bu nitekim içsel bir tecrübe. Tahminen de bu yüzden kendimi Diana’ya olabildiğince açmaya çalışıyorum.

◊ Diana rolünü sizin oynamanız, toplumsal medya üzerinde tartışmaları da beraberinde getirdi. İnsanların dedikleri sizi etkiliyor mu?

– Ben de onlar üzere hissediyorum. Yapıp yapamayacağıma karar vermeye çalışıyorum. (Gülüyor) Temelde anlıyorum aslında onları. Bir karakter yaratırken nitekim o kişiyi anlamaya, bedenine girmeye çalışıyorsun. Yalnızca kostüm giyip ya da peruk takıp karaktere girmiyorsun. Oynadığın kişi oluyorsun. Söylenenleri ciddiye almamak değerli lakin Kristen olarak bakınca bile “Tanrım, epeyce kıymetli bir sıkıntı, bunu mahvetmek istemiyorum!” diyorum. Sanırım bu cins tansiyonları ve dayatılan baskıları hafifleten tek şey, elimden gelenin en iyisini yapmak ve kendimi işime adamak. Sahip olduğum her şeyle rolüme bağlı olduğumu taahhüt edebilirim. Bunun ötesinde söyleyebileceğim diğer bir şey yok.

◊ Pekala Diana’nın sizin için manası neydi?

– Diana ile muazzam bir bağ kurarak büyümedim. Los Angeles’ta doğup büyüdüm, İngiltere’de değil. Bu bahislerde ortamızda kopukluk olduğunu kabul etmeliyim. Bakış açılarının karışımından elde ettiğim sonuç; herkesin Diana ile ilgili farklı bir yorumu ve tecrübesi olduğu.

Benim onunla ilgili niyetim ise şu: En savunmasız, en kaotik vakitlerinde bile ayakta kalmış üzere görünen bir bayan.

Sahip olduğu empati gücü, çok yalnız ve izole yaşayan biri olmasından kaynaklanıyordu. Bu yüzden hayranlarıyla güçlü bir bağı vardı.

Zira aslında gerçek hayatında çok yalnız bir bayandı. Güya hayatta kalmak için başka insanlara ulaşması gerekiyordu. Sonra bu insanlardan gelen muazzam bir sevgi… Birlikte yaşadığın bireyler tarafından sevilmemenin lakin halk tarafından çok sevilmenin ve bunların ortasında nasıl hissettiğini bilmemenin tuhaf istikrarı… Onunla ilgili tüm detayları içime çekmeyi ve tüketmeyi seviyorum.

◊ Geleceğe yönelik hayalleriniz neler?

– Direktör olmak istiyorum. Sinema yapmak istiyorum. Sinema yoluyla öykü anlatmaktan kopmayı hayal edemiyorum. Beni yaşadığım en ferdî tecrübelere ve hayatımda keşfettiğim her şeye sinema götürdü.

◊ Rahatlamak için neler yaparsınız?

– Kickbox ve köpeklerim beni rahatlatır. Doğuştan müspet ve iyimser bir beşerim. Açıkçası iyimser olmak her vakit kolay değil. Bilhassa son vakitlerde. Bu yıl içimize giren endişe insanı tüketiyor. Enteresan olan, bedenimin buna nasıl reaksiyon verdiği. Gençken daha telaşlıydım. Artık kendimi kusursuz hissediyorum.

Kristen Stewart, “Happiest Season”da Clea DuVall ve Mackenzie Davis’le başrolde.

BEĞENDİĞİM AMA GERİ ÇEVİRDİĞİM SENARYOLAR OLDU

· Rollerinizi nasıl seçersiniz?
– Beni çeken şeylerden biri, rolün içimde olup biteni yansıtması. Natürel bu, bilmediğim karakterleri oynayamayacağım manasına gelmiyor. Ancak okuduğum, beğendiğim tekrar de yapamayacağımı düşünüp geri çevirdiğim senaryolar oldu. Bir senaryoyu okuduğumda “yazan tüm sözleri çiğnemek, karakterin kıyafetlerini, ayakkabılarını giymek, senaryoda yazılı olan şeye elimden geldiğince yakın olmak istiyorum” diyorsam, işte o vakit “evet” diyorum.

DÖVMELERİMİN HEPSİ MAKUS

· Dövmeleriniz de dikkatimi çekti. Özel manaları var mı?
– Dövmelerimin hepsi ferdî lakin maalesef iyi yapılmamışlar. Hepsi makûs. İncelikle yapılmış dövmeler değiller. Anlık hislerle yaptırdığım dövmeler, iyi sanatkarlar tarafından yapılmadılar.

KÖPEĞİM COLE BENİM HAYAT DAYANAK SİSTEMİM

· Şu an imajda ardınızda siyah bir köpek görüyorum.
– Evet, ismi Cole. Kendisi benim en iyi arkadaşım. Her şeyi birlikte yapıyoruz. Ona köpek pasaportu çıkarıyorum, Diana’nın çekimleri için Londra’ya götüreceğim. Zira bu işi Cole olmadan yapmayı hayal edemiyorum. O benim ömür takviye sistemim.

KENDİ TEKNİKLERİMLE EVLENECEĞİM

◊ Başka sinemanız “Happiest Season” romantik güldürü. Sinemadaki anne babanın, kızlarının lezbiyen olduğuna dair hiçbir fikri yok. Siz bu mevzuda neler yaşadınız?
– Tercihimin herkesi nasıl etkileyeceğini hakikaten umursamadım. Lezbiyen olduğumu açıkladığım bir an da olmadı. Bir kıza âşık oldum. Şaşırtıcıydı. Hayatım daha evvel hiç düşünmediğim bir tarafta biçim alıyordu. Aileme bir kız arkadaşım olduğunu söyledim. Tüm olan biteni hayatımdaki yeni bir adım üzere hissettim.

◊ Sinemada kız arkadaşınızla evlenmeyi düşünüyorsunuz. Gerçek hayatta aile kurmak, hayal ettiğiniz bir şey mi?
– Gelenekleri seviyorum. Bir şeyi beyan etmeyi ve o mevzuda muahedeyi seviyorum. Bir şeyden emin olmak, hayattaki en güçlü his. Bir histen emin olup ona bağlı kalma hissini alımlı buluyorum. Bunu söylerken evliliğin kutsal yapısı ile ilgili karmaşık hislerim var. Demek istediğim şu; kendi tekniklerimle evleneceğim.
Tüm hayatım boyunca bana sunulduğu üzere bir küme insanın önünde kelam vermek zorunda olduğumu düşünmüyorum. Ancak her şeye karşın bağlılıktan ve bunu beyan etmekten ilham alıyorum.

◊ Pekala hayalinizdeki evliliği anlatır mısınız?
– Dört duvar, sağlam bir kapı, sıcak tutacak bir şömine… Aile istiyorum. İnsanların istediği her şeyi ben de istiyorum doğal ki…

Hürriyet