Global iklim değişikliğine karşı çeşitli doruklar ve etkinliklerle devalar aranırken müteahhitler de bu süreçte “sürdürülebilir şehir” maksadına odaklandı.

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Lideri Erdal Eren, AA muhabirine, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü öncesinde değerlendirmede bulundu.

Dünya Şehircilik Günü’nün bu yıl global çapta, daha evvel hiç olmadığı kadar ağır bir iklim kriziyle gayret gündemi içinde kutlandığını belirten Eren, “Dünyada kentleşme süratle sürerken global iklim kriziyle birlikte ‘sürdürülebilir şehirler’ için alınması gereken tedbirler aciliyet kazanmaktadır.” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) bilgilerine nazaran, 2007’den bu yana dünya nüfusunun yarısından fazlasının kentlerde yaşadığına işaret eden Eren, bu oranın 2030 yılına kadar yüzde 60’a çıkmasının beklendiğini söyledi.

Eren, global gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yaklaşık yüzde 60’ına katkıda bulunan kent ve metropollerin, birebir vakitte global karbon emisyonların da yaklaşık yüzde 70’i ile kaynak kullanımının yüzde 60’ından fazlasını oluşturduğunu bildirdi.

“100 YILLIK EKONOMİK ÖMÜRLERİ OLAN YAPILAR İNŞA EDİLMELİ”

Mevcut tabloda “sürdürülebilir inşaat” kavramının ehemmiyetinin arttığını vurgulayan Eren, şöyle konuştu:

“Bu kapsamda gelecek jenerasyonların ihtiyaçlarını dikkate almayı, kaynakların verimli kullanılmasını, gücün korunmasını ve etrafa hassas yapı gereci seçimini içeren siyasetlere gereksinim duyulmaktadır. Hasebiyle öncelikle mimar, mühendis ve teknik müşavirlerin kullanımıyla bilimin yol göstericiliği ön plana alınmalı. 20-30 yıl sonra tekrar dönüştürülecek değil, 100 yıllık ekonomik ömürleri olan yapılar inşa edilmeli. Kent mimarisi de bu yaklaşımla şekillenmeli ve sık sık değişikliğe gidilmemelidir.”

Eren, yeşil bina ve verimli güç teknolojileri kullanımıyla bu emele yönelik yenilikçi/yaratıcı projelerin de öncelikli olarak desteklenmesi gerektiğini lisana getirdi.

“TÜRKİYE AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜM HAYATİ EHEMMİYET TAŞIYOR”

Zelzele riskinin yüksek olduğu Türkiye açısından kentsel dönüşümün hayati değer taşıdığına dikkati çeken Eren, şunları kaydetti:

“Bu dönüşüm bütünsel bazda kentsel altyapı, tarihi ve çevresel doku ile başta mülkiyet hakkı olmak üzere bölge sakinlerinin tüm hakları gözetilerek, planlanarak uygulanmalı. Tercihler şahıslara özel değerlendirmelerden arındırılmalı. Planlama kademesinde ayrıyeten inşaat atıklarının çevresel tesirleri ve geri kazanımı da dikkate alınmalı.”

Eren, sarsıntıyla uğraşta süratle odaklanılması gereken adımları da “ehil yapı müteahhidi, güçlü yapı kontrolü, ehil mühendislik sistemi, mesleksel yeterlilik dokümanlı iş gücü, kaliteli materyal, çok istikametli imar mevzuatı ve şuurlu kamuoyu” olarak 7 başlıkta özetledi.

“YENİ FİNANSAL ARAÇLARIN ORTAYA KONULMASI DAHA FAZLA GÜNDEMDE OLACAK”

Bilhassa yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması istikametinde atılan birinci adımların memnuniyet verici olduğunu belirten Eren, çalışmaların daha da hızlanmasını temenni ettiklerini söyledi.

Eren, kentsel dönüşümün hızlanması muhtaçlığı çerçevesinde yeni finansal araçların ortaya konulmasının da gelecek periyotta daha fazla gündemde olacağını kelamlarına ekledi.

“ENERJİYİ VERİMLİ KULLANMAK ZORUNDAYIZ”

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Materyali Sanayicileri Derneği) İdare Konseyi Lideri Tayfun Küçükoğlu da güç maliyetinin tüm dünyada arttığına dikkati çekerek, “Tüm kentlerimizde sarsıntıya güçlü, güç verimli yapıların sayısını artırmak için sürdürülebilir binalara odaklanmalıyız.” dedi.
Küçükoğlu, global iklim krizinin güç kaynaklarının sürdürülebilir olması için kentlerde verimliliği zarurî kıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Tüm dünyada önemli bir formda artan maliyetler hem üreticiyi hem de tüketiciyi bu bahiste daha hassas hale getiriyor. Yaşadığımız binalarda güç tüketimini azaltmak ve gelecek jenerasyonlara daha sağlıklı, ömür kalitesi daha yüksek kentler bırakmak ismine enerjiyi verimli kullanmak zorundayız. Bu şuur sayesinde hem hane bütçesine hem de ekonomimize önemli oranda tasarruf sağlayabiliriz.”

Güç verimliliği konusunda geliştirilebilecek çok fazla alan olduğunu vurgulayan Küçükoğlu, ithal edilen gücün en büyük kısmının konut ve hizmetler kısmında kullanıldığını anlattı.

Küçükoğlu, toplam gücün yüzde 35’inin konut ve hizmetlerde, yüzde 34’ünün endüstride, kalanın ise ulaştırma, tarım ve hayvancılık ile güç dışı alanlarda tüketildiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Konut ve hizmetler tarafındaki 20 milyar düzeyinde tüketilen gücün yüzde 30 ila 40’ını tasarruf edebiliriz. Bunun için gerekli yeteneklere, altyapıya, her türlü güç verimli enstrümanları hayatımıza geçirerek güç tasarrufu elde etme imkanına sahibiz. Bu tasarruf ölçüsü hem iklimin korunması hem de ülkemiz iktisadının cari açığının gerçek yönetilmesine hem de daha iyi kentlerde yaşamaya katkı sağlayacak bir düzeyde.”

“YALITIMLA YAKLAŞIK YÜZDE 90 GÜÇ TASARRUFU SAĞLAYABİLİRİZ”

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) İdare Heyeti Lideri Emrullah Eruslu ise Türkiye’nin tüm kentlerinin güç tasarruflu, inançlı ve sağlıklı binalara sahip olması için kentsel dönüşüm fırsatının iyi kıymetlendirilmesi gerektiğini tabir ederek, “Eğer kentsel dönüşüm sürecinde yine inşa edilecek tüm binalarda yalıtım kalınlıklarına değer verirsek, hiç yalıtım yapılmamış bir binaya nazaran yaklaşık yüzde 90 güç tasarrufu sağlayabiliriz.” diye konuştu.

Eruslu, Türkiye’deki binaların yüzde 80’inde ısı yalıtımı bulunmadığını ve kentlerde uygulanan yalıtım kalınlıklarının Avrupa’da birebir iklim neslinde yer alan kentlere nazaran geride olduğunu kaydetti.

Binalarda kullanılan gücün yüzde 80’lik kısmının ısıtma ve soğutma emeliyle tüketildiğine işaret eden Eruslu, “Kendi kaynaklarımızla ürettiğimiz enerjiyi de dahil ettiğimizde Türkiye’nin toplam güç maliyeti yaklaşık 60 milyar dolar civarındadır. Ülkemizde yalnızca binaların güç verimli hale getirilmesiyle her yıl 9 milyar dolar tasarruf elde etme potansiyelimiz var.” tabirlerini kullandı.

Hürriyet