Mahkeme de “imza uygulamasının ayrımcılık içerdiğinin tespitine” hükmetti. Dava evrakına nazaran, 2018 yılında Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Konseyi müfettişleri, ODTÜ’de yaptığı incelemelerde, çalışanların fazla mesailerinin ödenmediği ya da eksik ödendiği, çalışma saatlerinin yasaya uygun olmadığı, çalışmalarda iş mevzuatına birden fazla karşıtlık bulunduğunu rapor etti. Bu raporun akabinde TEZ-KOOP-İŞ Sendikası üyesi emekçilerin bir kısmına fazla mesai ödemesi yapıldı lakin geçmişe dönük ödemeler yapılmadı. Fazla çalışma alacakların ödenmesi emeliyle sendika üyesi sürücüler tarafından iş mahkemelerine alacak davaları açıldı.

Argümanlara nazaran, bu alacak davaları açıldıktan sonra üniversitede sürücü olarak çalışan emekçiler ağır formda mobbing maruz kaldı. Üniversite idaresi sendika üyesi personel statüsündeki sürücülerden işe giriş çıkışları için imza almaya başladı. Personeller, imza uygulaması üzerine ayrımcılık yapıldığını savunarak Ankara 38. İş Mahkemesine “ayrımcılığa maruz kaldıklarına” ait bir dava açtı.

‘AYRIMCILIK DEĞİL’

ODTÜ idaresi ise mahkemeye sunduğu savunmasında “4857 sayılı İş Kanuna tabi vazife yapmakta olan personel işçimizin, günlük/haftalık çalışma mühletinin takibi, iş sıhhati ve güvenliği sağlanması, 24 saat boyunca çalışma yapılan ünitelerde vardiya durumuna nazaran çalışma takibinin yapılması ve fazla çalışma müddetlerinin tespitinin eksiksiz olarak alacak haklarına yansıtılması açısından, İş kanuna uygun olarak işi giriş ve çıkış saatlerinin belgelenmesi idaresinin yasal olarak uygulanması gereken bir mecburilik olup, bu uygulamanın ayrımcılık ya da mobbing ile bağdaştırılmaya çalışılması manalı değildir” dedi. Mahkeme, tarafların savunmalarını aldıktan sonra “Davanın kabulü ile imza uygulamasının ayrımcılık içerdiğinin tespitine” hükmetti. Personellerin Avukatı Kemal Ulusoy mahkeme kararının akabinde çalışanların imza atmadıklarını söyledi.

Hürriyet