Birinci olarak 2019’un son günlerde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs (Kovid-19) gezegenimizin bir numaralı ortak gündemi olmaya devam ediyor. Salgının başladığı günden beri yaklaşık 5 milyon kişinin hayatına mal oldu.

Dünya genelinde çeyrek milyara yakın beşere bulaşan koronavirüsü yanmek için çalışmalar sürerken dünya koronavirüsün gizemini çözmeye bir adım daha yaklaştı..

ABD İSTİHBARAT RAPORU YAYINLANDI

Bu soruya karşılığı ABD’den geldi. Çin – koronavirüs münasebetini inceleyen ABD istihbarat raporu yayınlandı.

FLAŞ SAV

Raporda yapılan inceleme sonucu Kovid-19’un bir biyolojik silah olarak geliştirilmediği sonucuna ulaşıldığı bilgisine yer verildi. Tıpkı raporda flaş bir argüman da yer aldı.

İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan habere nazaran, raporda Wuhan Viroloji Enstitüsü hakkında ortaya atılan sızıntı argümanlarına da yanıt verildi.

Ulusal İstihbarat Yöneticisi tarafından Cuma günü yayınlanan doküman, koronavirüsün Wuhan Viroloji Enstitüsü’nden çıkmış olabileceğini kabul etti.

Kapalılığı kaldırılan ABD istihbarat raporunda Çin’in bu taraftaki soruşturmaları engellediği ve ABD’yi suçladığı için virüsün kökeninin asla bilinmeyeceğinin altı çizildi.

ÇİN’İN DEHŞETE DÜŞÜREN KORONA EVRAKLARI

Daha evvel ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından elde edilen evraklara nazaran, Çinli bilim adamları son altı yıldır koronavirüs dahil biyolojik ve genetik silahlar üzerinde araştırmalar yürütüyor.

2015’ten beri SARS koronavirüslerinin askeri potansiyelini kıymetlendiren Pekala idaresi bu projeyi muhtemel bir ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ senaryosu için hazır tutuyor.

Kelam konusu evraklarda bu proje bir savaş durumunda ‘zaferin temel silahı’ olarak isimlendiriliyor ve ayrıntılı incelemeler sunuyor.

‘3. DÜNYA SAVAŞI’ AYRINTISI

Dokümanlarda Üçüncü Dünya Savaşı’nın beklenenin tersine kimyasal ve nükleer silahlar ile değil, biyolojik silahlar ile yapılacağı tezi yer alıyor.

ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan iki atom bombasına atıfta bulunan dokümanlarda biyolojik silahların yeni bir dünya savaşında ‘zafer için temel silah’ olacağının altı çiziliyor.

The Australian gazetesinin haberinde ise Halk Kurtuluş Ordusu’nda misyon alan bilim adamlarının hazırladığı evrak, hastalıkların ‘daha evvel hiç görülmemiş bir şekilde’ silah yapmak için manipüle edilmesini incelediğini argümanı yer alıyor.

Dokümanlarda biyolojik silahların azamî etkiyi göstermesi için gereken şartlar da özetleniyor. Dokümanlarda ‘biyolojik atak gece yahut şafak vakti sabit rüzgar istikameti olduğu vakitte yapılmalı’ sözü yer aşıyor.

Hususla ilgili ABD’den birinci reaksiyon Dışişleri Komitesi’nde vazife alan Tom Tugendhat’tan geldi. Tugendhat ispatların epey kaygı verici olduğunu belirtti.

Tugendhat kelamlarına şöyle devam etti; ‘Bu evrak, üst seviye parti liderliğine tavsiyelerde bulunanların hırsları hakkında büyük kaygılar uyandırıyor. En sıkı denetimler altında bile bu silahlar son derece tehlikelidir.’

Pekin’in 2015 üzere erken bir tarihte SARS virüsünün askeri potansiyeli olduğunu düşündüğüne dair bu son delil, ‘Koronavirüs laboratuvar imali mı?’ sorusunu yine gündeme getirdi.

Pandeminin başladığı günden beri tekraren ortaya atılan bu sav ile ilgili geçtiğimiz aylarda Dünya Sıhhat Örgütü’nden (DSÖ) kıymetli bir açıklama gelmişti.

DSÖ tarafından yayınlanan raporda koronavirüsün yarasalar dahil öbür bir hayvan yoluyla insanlara bulaşabileceği riskinden kelam edilirken, komplo teorilerinin yaygın olduğu laboratuar sızıntısının ise son derece düşük olduğu kaydedilmişti.

DSÖ bu açıklamasından aylar sonra bölgeye yeni bir takım gönderme kararı aldığını kamuoyu ile paylaştı.