Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi C Kümesi 5. hafta maçında Ajax’a 2-1 mağlup oldu. Bu sonuçla birlikte siyah-beyazlıların kümede son sırada kalarak Avrupa kupalarına veda etmesi katılaştı.

Siyah beyazlı takım, 22. dakikada  Rachid Ghezzal’in penaltıdan attığı golüyle öne geçmesine karşın üstünlüğünü koruyamadı. İkinci yarının başında oyuna giren Sebastien Haller, evvel 54. dakikada skoru eşitledi, akabinde 69. dakikada ise kadrosuna galibiyeti getirdi.

Alandan 2-1 mağlup ayrılarak 5’te 0 yapan ve matematiksel olarak Avrupa’da yoluna devam etme talihi kalmayan temsilcimiz puansız son sırada yer aldı. 5’te 5 yapan Ajax ise fire vermeden yoluna devam etti.

SPOR MÜELLİFLERİ NELER DEDİ?

GÜNTEKİN ONAY: YENİDEN İYİ BAŞLADI ANCAK YENİDEN İYİ BİTİREMEDİ

Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi kâbusu ve üst üste yenilgi serisi ne yazık ki dün de devam etti. Her Devler Ligi maçında olduğu üzere aslında müsabakaya iyi başlayan, kazanma dileğini gösteren bir Beşiktaş gördük.

AJAX’TAN ÖĞRENİLECEKLER

Şunu da vurgulayalım: Ajax gerek Şampiyonlar Ligi’nin gerekse de bu dönem Hollanda liginin tartışmasız en formda takımı. Kendi liglerinde 41 gol atıp yalnızca 2 gol yediler. Şampiyonlar Ligi’nde 1 puan dahi yitirmediler. Bu türlü bir rakipten öğrenilecek çok şey var. Milyonlarca Euro harcayıp kurulmuş bir grup değil. Lakin puan olarak hiçbir savı olmamasına karşın büyük bir oyun disiplini, yardımlaşma, kolektif ahenk, tempo ve baskı daima var.

PROFESYONELLİK DÜŞÜK

Bizde çoklukla futbol daima sonuçlar ve isimler üzerinden değerlen diriliyor. Açıkçası ben Muhteşem Lig’deki hiçbir kadronun Oyuncularının saha dışında tesislerde Ajax’lı futbolcuların yarısı kadar bile vakit harcadığına inanmıyorum. Fark burada. Dünya kadar para verdiğin maaşlı oyuncuyu çalıştıramıyorsun. Toplantı yapıyorsun, oyuncu sıkılıyor. Ağır idman yüklüyorsun, şikayet ediyor. Uzun lafın kısası profesyonellik seviyemiz her şeyden evvel çok alt düzeyde ve ülkemize gelen yabancı oyuncular da bu durumdan etkilenip geriye gidiyorlar.

LARIN 2.’Yİ ATMALIYDI

Dünkü maça dönersek birinci yarı iyi oynayan ve 1-0 öne geçen Beşiktaş artık bu düzeyde Larin ile yakaladığı 2. gol talihi da değerlendirmeliydi. Golcü Haller’i de 2. yarı ile birlikte oyuna sokan Ajax üstün futbolu ile kendisine galibiyeti getirecek skora ulaştı ve istediğini alarak İstanbul’dan ayrıldı.

GOL YİYENE KADAR DAİMA İYİ

Dikkat edin, Beşiktaş son dönemde kalesinde golü görene kadar iyi futbol oynuyor. Lakin yediği gollerin akabinde oyun anlayışı ve saha içi disiplini eksiliyor ve bu durum sonuçlara da olumsuz yansıyor. Skor ne olursa olsun birebir kararlılıkta ve ciddiyetle oynamak muhakkak koşul.

UĞUR MELEKE: WELINTON’SUZ, N’SAKALA’SIZ, KENAN’SIZ

Beşiktaş 24 Eylül’den 24 Kasım’a kadar 10 resmi maç oynadı. Bunların sekizini kaybetti. Dün 11’de 9 oldu bu istatistik… Maalesef bu ülkede Beşiktaş’ı, Fenerbahçe’yi ya da Galatasaray’ı çalıştıran birisinin 10 maçın 8’ini kaybedip misyonda kalması güç iş. Sergen Yalçın’ın siyah-beyazlı toplulukta o denli güçlü bir kredisi var ki, bırakın misyonunu kaybetmeyi, tartışılmadı bile.

Bu şahane bir şey öncelikle. Yalçın, gerek futbolculuk gerek teknik adamlık performansıyla anasının ak sütü üzere hak etti bu krediyi. Fakat… Sergen Hoca, Alanya maçından sonraki demeci üzerine bence daha fazla düşünmeliydi. Daha çok tartmalı, daha iyi kelimelendirmeliydi. Sergen Hoca’nın bir mağlubiyet sonrası tüm sorumluluğu futbolcularına bırakması, ondan beklenen çeşitten bir hal değildi bence.

STOPERLERE DİKKAT

Sergen Yalçın, Alanya karşılaşmasından çok evvel de, birtakım futbolcularının istek-coşku sorunu olduğunu, herkesin bir ortada savaşmadığı bir ortamda maçların kazanılamayacağını belirtmişti. Aslında 10 maçta 8 mağlubiyet yaşanmış, bir şeylerin karşıt gittiği ortada. O periyotta Beşiktaş’ın kazandığı iki maça baktığınızda stoper ikilileri dikkat çekiyor: Sivas’ı Vida-Serdar, Galatasaray’ı Vida-Necip ikilisiyle geçmiş Beşiktaş. Kalan sekiz maçın yedisinde Welinton alanda. Hepsi kaybedilmiş.

NET BİR GERÇEK VAR

Dün Vodafone Park’ta Beşiktaş’ın nispeten iyi olduğu birinci yarıyı seyrederken bir öbür ayrıntı daha çarptı gözüme: Beşiktaş bu dönem birinci kere bir maçın 90 dakikasını alanda Welinton Nsakala Kenan’dan biri dahi olmadan oynadı. Coşkusuzluk, isteksizlik ya da formsuzluk yükünü belirli isimlerin sırtına yüklemek değil niyetim. Lakin ortada net de bir gerçek var: Şayet coşkusuzluktan şikayet ediyorsanız, o vakit coşkusuzları kenarda oturtmalı ve coşkulularla yola devam etmelisiniz. Montero, İnanç, Can gibileri çok az dakika aldılar bu sene. Halbuki bu oyuncular alana çıktığında isteklerinde bir eksik olduğunu söyleyemeyiz katiyetle.

HALLER GİRİNCE FİŞİ ÇEKTİ

Dün Vodafone Park’ta iki farklı devre izledik doğrusu. Birinci yarı adeta bir Rus ruleti üzereydi. Orta alanlar yürüyerek geçildi, maç bir o kalede, bir bu kalede oynandı. İki kadronun da önceliği savunma değil, ataktı. 45 dakikada toplam yalnızca beş faul oldu. Ajax da Beşiktaş da rakip kale önlerinde net konumlar yakaladılar. Hollandalılar birinci 11’de klasik bir santrfora yer vermemişlerdi, gol kaçırma yarışı yaptılar. Beşiktaş’sa Ghezzal’le bulduğu golle üstün girdi soyunma odasına. Bilhassa bu devrede Pjanic’in geriden oyun kurulumuna katkısını, atağın tarafını çevirmedeki ustalığını izledik. Nkoudou’nun driplingleri özlenmiş. Larin biraz daha sakin olsa Beşiktaş daha iyi bir skorla da girebilirdi içeri.

2. YARI TEK KAZANIM CAN

Lakin 46’da Erik Deri Hag, çok doğal bir değişiklikle alana klasik dokuz numarasını, Haller’i sürdü. O dakikada da fişi çekmiş oldu aslında. Ajax ikinci yarıda topa daha fazla sahip oldu, üçüncü bölgede daha fazla oynadı. Üstelik bu sefer alanda “işi gol olan bir santrfor” istihdam ettiği için iyi oyununu skora da dönüştürdü Hollanda temsilcisi. Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki tek kazanımıysa güçlü oyunuyla dikkat çeken Can Bozdoğan’dı. Gözleri parlayan bu çocuk birinci 11’de olmayı hak ediyor artık güya.

AJAX’TAN TOPU ALMAK

Ajax’ın bu dönem 13 lig, dört de Şampiyonlar Ligi maçı mercek altına alındığında topla en az oynadıkları maç birinci Dortmund karşılaşması. Onda da %54’le tekrar üstünler. Ligde de yüzde 57’nin altına hiç düşmemişler. Dün Beşiktaş 30’uncu dakikada Ajax’ı %51’de tutmuştu. Birinci yarının sonunda da %53’e 47 idi durum. Bu Ajax’tan topu almak sahiden sıkıntı iş. Ajax’ın bu dönem topu en çok paylaştığı devreydi muhtemelen dünkü birinci yarı.

ALVAREZ’İ ARADILAR

Bu Ajax’ın, 2019 Devler Ligi’nde yarı final oynayan Ajax’tan en değerli farkı, daha iyi savunma yapmaları. Bu maça kadar Devler Ligi’nde yalnızca 2 gol yemişlerdi. Ligde de 13 maçta yedikleri gol sayısı iki. Fakat dün ön libero Edson Alvarez’i aradıklarını düşünüyorum. Onun yokluğunda daha geçirgendi merkezleri.

Hürriyet