90’lı yıllarda müzik kanallarından biri aranıp istek müzik istenir, VJ’lerse sizin isminizi söyleyerek müzik anonsları yapardı. Kuşkusuz o periyodun en akılda kalan VJ’i Bülent Çarıkçı’ydı. Namıdiğer VJ Bülent, gece yarısı ekrana gelir ve müzik ortalarında şiirler okurdu.
VJ Bülent’in VJ’liğe ulaşan yol öyküsü ise konservatuvarda başlıyor:
“Annem ve babam İstanbul’da çalıştıkları için ilkokul 4’e kadar Trakya’daydım. Yıllarca bana babaannem baktı. Tek çocuğum. Kendimize yeten bir hayattı. Sonra ailem beni İstanbul’a aldı. Ergenlik yıllarımda tiyatrolara gitmeye başladım. Tiyatro bir tutkuya dönüştü ve konservatuvar imtihanlarına girdim. Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi’ni kazandım ve bir yıl orada okudum. Akabinde yatay geçişle Mimar Sinan Üniversitesi’ne geldim. Hocalarım Müşfik Kenter, Cihan Ünal, Zeliha Berksoy üzere pahalı isimlerdi. Devlet tiyatrosunda yevmiyeli oyuncu olarak rol almaya başladım. Ancak daha diğer işlerde de çalışmak istiyordum. Bir gün Ayşin diye bir arkadaşım ‘Kral TV diye kanal açıldı, sunucu arıyorlar’ dedi. 10 gün geçti, arkadaşım Figen’e bu işi hatırlattım. Akabinde verilen adrese deneme çekimine gittik. Oraya gitmeden evvel tiyatro çalıştık. Çabucak içeri aldılar bizi ve ‘Sunucu arıyoruz. Tiyatro falan istemiyoruz. Çalışın, yarın yeniden gelin’ dediler. Kral TV’yi izlediğimizde bizi almazlar herhalde diye düşündük. Ve son deneme çekimine gitmekten vazgeçtik.”
VJ Bülent, sunuculuk sevdasından vazgeçmiş tiyatroya devam ederken bir ileti alıyor: “O vakitler davet aygıtı vardı ve bir bildiri geldi ‘Yarın gece Kral TV’de yayınız var.’ Şoka girdim. Aradım orayı ve şu yanıtı aldım: ‘Müdür sizi kabul etmiş. Tip ve sunum olarak değişik geldiniz bize.’ O sırada da kapalı gişe bir müzikalde pandomim yapan birini oynuyorum. Kral TV ve tiyatronun ortası çok yakın, ‘yetişirim’ diye düşündüm. Müzikal 22.25’te bitiyordu, yayın da 23’te başlıyordu. Hızımdaki beyaz makyaj, uzun saçım ve yere kadar uzanan frağımla stüdyoya girdim. Üstümü değiştirmeye müsaade vermeden o denli yayına girmemi istediler. Bugüne kadar gördüklerim üzere, müzikleri anons ettim. Ve o gece kanalın telefonları kitlendi. Her şey bu türlü başladı.”
VJ Bülent programlarında şiir okumasıyla da
tanınıyor:
“Bir şey yapmam lazımdı. Halk ‘Bu VJ’ler çok boş konuşuyor’ diyordu. Bu tenkitlere kulağımızı kapadık. Ortayı doldurmak için şiir okudum, tiyatro, sinema ve albüm kapaklarından bahsettim. Şiirlerim merak konusu oldu. 14 yıl boyunca gece yayını yaptım. Yalnızca bir sefer beni hiç sevmeyen bir yönetici programımı sabah 7-10 ortasına aldı.”

Şaşkınlık ve
ıstırapla ayrıldım
VJ Bülent, 14 yıl sonra ise isminin başına VJ unvanını veren Kral TV’den ayrılıyor. Ünlü sunucu, “14 yılın sonunda ayrılırken ne hissetmiştiniz” sorusuna şu karşılığı veriyor:
“Şaşkınlık ve kederdi. Devam etmek istiyordum. Lakin onlar istemedi. Katıldığım bir programda hiç istemediğim bir sohbetin ortasında kaldım. Asla dahil olmadım o konuşmalara. Lakin o programı terk etmediğim için Kral TV’de devam etmemi istemediler. Kral TV’de 14 yıl daha çalışacağımı zannediyordum. Orayla ilişiğim kesildiğimde çok üzüldüm. Zira çok büyük emek vermiştim. 14 yıl düşünsene…”
Ancak tüm bunlara karşın VJ Bülent depresyona girmediğini söylüyor:
“Üzüldüm, bu türlü bir uğurlanışı hiç hak etmemiştim. Oradan aldığım parayı hiç ellemedim. Çabucak annem ve babama konut aldım. En büyük hayalimi gerçekleştirdim ve onları kiradan kurtardım. Kainata Kral TV’yle ilgili makus bir ileti göndermedim böylelikle. Vedalaşmamız makûs oldu lakin helal paramla annem babam kendi meskenlerinde yaşadı.” VJ Bülent, 90’ların kendisi için sevgi, vicdan, müsamaha olduğunu belirtiyor: “Yeni kuşak çok hırslı ve sevgiden uzak. Artık o programları yapsak tutacağını zannetmiyorum. O denli bir kitle yok. Yeni kuşak TikTok’ta.”

Bir gecede konutumu kapatıp gittim
50 yaşındaki VJ Bülent, şimdilerde Edirne ve Selanik ortası sakin bir hayat sürüyor:
“Anneannemin doğum yeri Selanik’ti, babaannemler Edirne’de… İki yere de gidip geliyorum. Esasen bir günde İstanbul’daki meskenimi kapattım çıktım. Tüm eşyalarımı arkadaşlarıma dağıttım. Bir tek kedim Madonna’yı aldım. Piyasadan isteyerek ve şuurlu olarak uzaklaştım. 11 yıldır da ekrandan uzağım. Lakin hâlâ ekranda olduğumu sanıyorlar. Okuyamadığım kitapları okumaya başladım. İzleyemediğim sinemalar vardı, onları izliyorum. Nuri Bilge Ceylan’ın sinemasının özelliği nedir diye merak ettim. Onu araştırıyorum. Yarım kalmış şeyleri tamamlamaya çalışıyorum.”
Daha evvel iki müzik çıkaran ünlü sunucu, “Yeni müziğim hazır. ‘Can Damarımsın 2’ üzere bir şey… Vokalleri, fotoğrafları, her şeyi hazır. Klip çekmek için İstanbul’a gelmem lazım. Koronavirüs yüzünden de gelemiyorum” diyor.
VJ Bülent, “Yeniden VJ’lik yapmayı düşünür müsünüz?” sorusuna ise şu karşılığı veriyor:
“Biri yazmıştı ‘Bülent’le başladı VJ’lik, Bülent’le bitti.’ Güya gerçek üzere… O periyottan yalnızca VJ Zuhal, Funda, Emre, Engin, Ataberk ile görüşüyorum.”

Yastayım
“Twitter’da tavada yapılan kek tanımım meşhur oldu. Tanımı dostum Uhde Seçil’den öğrendim. Annemi kaybettikten sonra asla yemek pişirmiyorum. Annemden sonra hayata küstüm ve kırgınım. Şu an yas sürecindeyim. Twitter’dan hiç tanımadığım sanatkarlar bana baş sıhhati diledi. Demek Türkiye’de başıma bir şey gelse ve bir meskenin kapısını çalsam sanırım aç kalmayabilirim. Sanırım beni davet ederler. Sevilmişim ben o devir.”

“Japon Bülent
çabucak gir içeri”
“Yıldız Tilbe ile arkadaşlığımız bir hayranı olarak başladı. Sonunda Kuruçeşme’deki meskenine gittim. Yıldız da beni kırmadı, ‘Japon Bülent mi, çabucak girsin içeri’ dedi. Anneciğimi kaybettikten sonra birinci arayanlardan biriydi. Kolay kolay hislerini göstermeyen biridir. Beni aradı ve ‘Ağla, ağlamazsan gönlüm kalır, için rahatlar’ dedi. Telefonda o ağladı, ben ağladım. 8 ay oldu annemi kaybedeli. Annemi kaybedince tüm hayat durdu.”

Aysel Gürel,
Serdar Ortaç’a
platonik âşıktı
“Aysel Gürel, Serdar Ortaç’a platonik âşıktı. Aysel, bir kitap çıkarmıştı. Ben de ona jest olsun diye kitaptan Serdar’a yazdığı aşk şiirini yayında okudum. Yayın sonrası Aysel’i aradım ve bana, ‘Kesinlikle, sana bir daha benim şiirlerimi okumayı yasaklıyorum. Bir aval âşığın diğer bir avala aşkı üzere melankolik bir formda okudun. Ben Serdar’ı o denli sevmiyorum’ dedi. Bir daha da Aysel’in kitabından şiir okumadım.”

Hürriyet