1998’den bu yana hakem topluluğunun içindeyim. Son 10 yıldır yazılı ve görsel medyada Avrupa’nın büyük liglerini izlemeye çaba ediyor, Premier Lig maçlarında yorumculuk yapıyorum. Liglerin kural, disiplin ve hürmet mantalitelerinde hassasiyeti gözlemliyorum. Düzenlemelerin temel ideolojisi, gerçek marka bedelini korumak ismine yapılıyor olması. Hakeme toplu itirazla yaratılan nahoş imgenin bile cezası var. Pekala bizim liglerde futbol ve marka kıymeti nasıl korunuyor?
SON 30 YILIN TFF İDARE HEYETİ ÜYELERİ
Birçok, tuttuğu kadronun temsilcisi üzere davranır. Futbol ‘hakem’ demek olduğundan bu odakla çalışırlar. Atamalara müdahil olmak isterler, terfilerde faaldirler. FIFA listesi yaparlar, MHK oluşumunda kelam sahibidirler. MHK liderine heyetini oluşturması için 3-4 isim hakkı lütfederler, gerisini tavsiye (!) ederler. Toplulukta 1000 bireye sorsanız MHK için esamesi okunmayacak isimleri alırlar. Tüm konseyler için birebir dilekleri beslerler. Sistemi değil, güç gösterisini severler.
SON 30 YILIN KULÜP YÖNETİCİLERİ
Ceplerinden çıkmayan parayı fütursuzca savururlar. Borç batağında saltanat rolü oynarlar. TFF’yi daima eleştirirler. Tahkim’in, PFDK’nın futbol için değil, kendi hakları için yaratıldığını düşünürler. Heyetlerde temsilcileri olsun isterler. MHK’lara güvenmezler, hakem beğenmezler. Lehine yanılgı yapan hakemler insandır, aleyhine yapanlar mahluktur. Adaleti yalnızca kendilerine isterler.
SON 30 YILIN MHK’LARI
Enkaz devraldıklarını düşünürler. Hakemliği kurtaracaklarına, ihtilal yapacaklarına inanırlar. MHK’ların ortalama ömrünün 1 sene olduğunu bilen hakemlerin bıyık altından güldüklerini görmezler. Büyük oranda siyasetle gelirler. Geliş diyeti, birkaç hakemin işini bitirirler. Tek işlerinin hakem atamak olduğunu sanırlar. Sistem yerine kahraman yaratmaya kalkarlar. Gençleştirme modasına uyarlar, plansız atamalarla tecrübelilere muhtaç olurlar. Bölgecilik yaparlar, kendilerine yakın olmayanı unuturlar. 10 maça çıkmamış isimleri klasman yükseltirler. Talimatla FIFA listesi yaparlar. Sevecen gözükmek için medyaya servis yaparlar. Yabancı lisan ender bilirler, teknolojiye uzaktırlar. VAR’ı eğip bükerler. Vizyon peşinde koşmazlar. Ayrıldıklarında çabucak yeni konseyin tabanını oymaya başlarlar.
SON 30 YILIN HAKEMLERİ
MHK’larla iyi bağ kurmaya çalışırlar. Giden heyeti birkaç hafta palavradan arayıp, unuturlar. MHK yahut TFF’nin değişebileceğini, kendilerine bir şey olmayacağını bilirler. İdareden birilerini bulup dokunulmazlığına güvenirler. 100 hafta maç versen doymazlar, bir hafta vermezsen düşman olabilirler. Nasıl olsa maç veriliyor diyerek yanılgılarından ders almazlar. Yabancı lisan öğrenmeyi zül sayarlar. Eğitimcileri tercümanla dinlerler. Profesyonel olup iyi gelire kavuşunca artık paraya da bakar oldular. Kokart büyüdükçe kibirlerini beslerler. VAR’a özensizdirler. Kontrol zayıflayınca disiplinsizlik gösterirler. Gözlemcileri pek sevmez lakin etkilemek isterler.
SONUÇ: KİMSE KİMSEYE GÜVENMİYOR
Elbette istisnalar mevcut. Özel beşerler, hoş devirler var. Lakin tablo bu. Futbol iktisadı batık. Futbolun kalitesini ölçmek için Pep Guardiola olmaya gerek yok. Fatih Terim liglerin durumunu geçen hafta tanım etti. UEFA ülkeler sıralamasında ve A Ulusal Kadro nezdinde halimiz içler acısı. Tribün ilgisi ve kültürü yok. Pandemide futbol izlemeyi özledik kısmı öykü. Teknik yönetici değişimleri ve UEFA Pro Lisans güldürüsü sürüyor. Oyuncu en ufak temasta üç takla atıp aldatma peşinde. Yedek kulübeleri alana hınçla koşmak için kolay bir faulü kolluyor. Kimsenin kimseye güvenmediği, futbola değil, kazanmaya tapan üçüncü dünya ülkesi profili.
VAR’A DA IRRATI’Yİ GETİRİRLER BELKİ!
Sevgili TFF, pazartesi günü hakemliğimizin saygınlığının korunması ve linç edilmemesine dair pek nazik açıklamanızı okuyunca üsttekiler bir çırpıda kağıda döküldü. Halbuki, dediğini yaptıracak, alışkanlıkları değiştirecek olan şahsen sizsiniz.
BİR BERAAT HAVASI
Premier Lig’de Jürgen Klopp üzere bir milletlerarası marka, aleyhine skandal kusur yapan hakem sorulduğunda ağzını fermuar işaretiyle kapatıyorsa, lisanında uçuk çıktığından değil, otorite kaygısından. Saygıyı sağlamak zorunda olan sizsiniz. Tertibi, Avrupa üzere sistematik ve sert yaptırımlarla kurgularsanız temel sağlam atılır. Yoksa, her dönem 20 kadronun da üzerilerine hakemlerin oyun oynadığı safsatasına inanan öbür lig olabilir mi? TFF olarak Letonya üzere Avrupa devini (!) son saniyede yenmenin hazzını yaşıyor olabilirsiniz. Kulüpler deseniz dokunaklı durumlarının vebalini hakemlere atmanın coşkusunda. Serdar Tatlı da istifa etmişken cümleten bir beraat havasındasınız.
COLLINA MI GELİYOR?
Herkesin keyfi yerindeyse bir espri de ben arz edeyim: İtalyan RAI kanalını izlerken Pierluigi Collina’yı gördüm. Bir orta güya “Türkei” mi “Tacchino” mu o denli bir kelam geçti üzere hissettim. İtalyancam yok, bağışlayın. Yoksa, MHK’ya mı geliyor Collina? VAR’a da Massimilano İrrati’yi getirir tahminen.
Hürriyet
